SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

NAMAZ BAHSİ

<< 389 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

16 - (389) حدثنا قتيبة بن سعيد وزهير بن حرب وإسحاق بن إبراهيم (واللفظ لقتيبة) (قال إسحاق: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا جرير) عن الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "إن الشيطان إذا سمع النداء بالصلاة أحال له ضراط. حتى لا يسمع صوته. فإذا سكت رجع فوسوس. فإذا سمع الإقامة ذهب حتى لا يسمع صوته. فإذا سكت رجع فوسوس".

 

[ش (أحال) ذهب هاربا].

 

{16}

Bize Kuteybetü'bnü Saîd ile Züheyr b. Harb ve İshâk b. İbrahim rivayet ettiler, lâfız Kuteybe'nindir. İshâk bize haber verdi, tabirini kullandı. Ötekiler; Bize, Cerir A'meş'den, o da Ebu Sâlih'den, o da Ebu Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ye Sellem)'den naklen rivayet etti, dediler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Şüphesiz; şeytân namaza nida edildiğini işittiği vakit kaçar. Müezzinin sesini duymamak için ses çıkararak yellenir. Müezzin susunca döner de vesvese verir, ikâmeti işittimi (yine) müezzinin sesini duymamak için (oradan) gider, sustu mu tekrar dönerek vesvese verir» buyurmuşlar.

 

 

17 - (389) حدثني عبدالحميد بن بيان الواسطي. حدثنا خالد (يعني ابن عبدالله) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة؛ قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "إذا أذن المؤذن أدبر الشيطان وله حصاص".

 

[ش (حصاص) أي ضراط. وقيل: الحصاص شدة العدو].

 

{17}

Bana Abdülhamîd b. Beyân el-Vâsıtî rivayet etti. Dediki: Bize Hâlid yani ibni Abdillâh Süheyl'den, o da babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti. Ebu Hureyre şöyle demiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Müezzin ezan okuduğu vakit şeytân geriler, onun sesle bir yellenmesi vardır»   buyurdular.

 

 

18 - (389) حدثني أمية بن بسطام. حدثنا يزيد (يعني ابن زريع) حدثنا روح عن سهيل. قال:

 أرسلني أبي إلى بني حارثة. قال ومعي غلام لنا (أو صاحب لنا) فناداه مناد من حائط باسمه. قال وأشرف الذي معي على الحائط فلم ير شيئا. فذكرت ذلك لأبي فقال: لو شعرت أنك تلقى هذا لم أرسلك. ولكن إذا سمعت صوتا فناد بالصلاة. فإني سمعت أبا هريرة يحدث عن رسول الله صلى الله عليه وسلم؛ أنه قال "إن الشيطان، إذا نودي بالصلاة، ولى وله حصاص.

 

{18}

Bana Ümeyyetü'bnü Bistâm rivayet etti (dediki): Bize Yezid yani ibni Zürey' rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh, Süheyl'den rivayet etti. Demiş ki;

 

Babam beni, Benî Hârise'ye gönderdi, yanımda bizim uşaklardan biri yahut bir dostumuz vardı. Ona bir bahçeden bir kimse İsmiyle seslendi, yanımdaki (arkadaş) bahçeye bakındı ise de hiçbir şey göremedi. Ben bu hâdiseyi babama anlattım. Babam; Senin böyle bir şeyle karşılaşacağını bilsem göndermezdim. Ama bundan böyle bir ses işitirsen hemen ezan oku. Çünkü ben; Ebu Hureyre'yi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu hadîsi rivayet ederken işittim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Şüphesizki; namaza nida edildiği vakit şeytân geri gider. Onun sesle bir yellenmesi vardır»   buyurmuşlar; dedi.

 

 

19 - (389) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا المغيرة (يعني الحزامي) عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "إذا نودي للصلاة أدبر الشيطان له ضراط حتى لا يسمع التأذين. فإذا قضي التأذين أقبل. حتى إذا ثوب بالصلاة أدبر. حتى إذا قضي التثويب أقبل. حتى يخطر بين المرء ونفسه. يقول له: اذكر كذا واذكر كذا لما لم يكن يذكر من قبل. حتى يظل الرجل ما يدري كم صلى".

 

[ش (ثوب) المراد بالتثويب الإقامة. وأصله من ثاب إذا رجع. ومقيم الصلاة راجع إلى الدعاء إليها. فإن الأذان دعاء إلى الصلاة. والإقامة دعاء إليها. (يخطر) هو بضم الطاء وكسرها. حكاهما القاضي عياض في المشارق. قال: والكسر هو الوجه. ومعناه يوسوس. وهو من قولهم: خطر الفحل بذنبه إذا حركه فضرب فخذيه. وأما بالضم فمن السلوك والمرور. أي يدنو منه فيمر بينه وبين قلبه فيشغله عما هو فيه].

 

{19}

Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivayet etti (Dediki): Bize Mugîra yâni el-Hizâmî, Ebu'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet ettiki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar:

 

«Namaz için nida edildiği vakit şeytân geri gider. Ezanı işitmemek için bir de sesle yellenmesi vardır. Ezan bitince tekrar gelir, ikâmet getirildiği vakit yine geri gider; ikâmet de bittiği zaman gelir de insanla kalbinin arasına girer ona : Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla, diyerek önceden hatırına gelmeyen şeyleri hatırlatır. Böylelikle insan kaç rekât namaz kıldığını bilmez olur.»

 

 

20 - (389) حدثنا محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. حدثنا معمر عن همام بن منبه، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثله. غير أنه قال "حتى يظل الرجل إن يدري كيف صلى".

 

[ش (إن يدري) إن بمعنى ما].

 

{20}

Bize Muhammed b. Kâfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzak rivayet etti (Dediki): Bize Mâ'mer, Hemmâm b. Münebbih'den, o da Ebu Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den bu hadîsin mislini rivayet etti. Şu kadar var ki o:

 

«Tâ ki kişi nasıl namaz kıldığını bilmez olur»   buyurduğunu söylemiş.

 

 

İzah:

Bu Hadîsi Buhâri «Kitâbu'l-Ezan» da Ebu Dâvud ile Nesâi'de «Kitabu's-Salât» da biraz lâfız farkı ile muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Namaz için nida edilmekten murâd ezandır «Durât» ile «husâs» in ikisi de sesle yellenmek mânâsına gelir. Bazıları husâsın şiddetle koşmak mânâsına geldiğini söylemişlerdir.

 

Ezan sesini işitince şeytanın sesle yellenerek alabildiğine kaçması Kaadî Iyâz'a göre hakikat mânâsına alınabilir. Çünkü şeytan da bir cisimdir. Yellenmesi mümkündür. Fakat Buhârî şârihi Aynî: bunun bir temsil olduğunu söylüyor. Şeytânın ezandan kaçması korkudan perişan olmuş bir adamın haline benzetilmiştir. Başına ânî bir felâket gelen kimse korkudan ne yapacağını şaşırır, mafsalları gevşer, kendini tutamaz olur. Bu sebeple yellenir. Hattâ bevlini dahi kaçırır. İşte ezan sesini duyan şeytân (aleyhillâne) dahî böyle büyük bir felâket ve belâya uğramış gibi ne yapacağını şaşırır. Kaçmaya başlar. Onun bu perişan hali ne yaptığını bilmeyen felâketzedenin haline benzetilerek iddia sureti ile şeytâna da sesle yellenme isnat edilmiştir. Yoksa hakikaten şeytanın yellenmesi vaki değildir. Mes'ele bir istiareden ibarettir. Bununla beraber şeytanın hakikaten yellenmesi de caizdir. Çünkü Şeytan bir ruhtur. Yalnız onun nasıl yellendiği bilinemez.

 

Tîybî: «Şeytanın ezan sesini işitince kendini meşgul etmesi kulağı dolduran ve başka ses işitmeye mâni olan sese benzetilmiştir. Sonra buna çirkinliğini beyân için sesle yellenme denilmiştir...» diyor.

 

Şeytanın, en faziletli ibâdet olan Kur'an okumadan ve namazdan kaçmayıp ezan sesinden kaçması kıyamet gününde onu işittiğine şahadet etmemek içindir. Çünkü bir Hadis'de vârid olduğuna göre müezzinin sesini işiten İns-ü cin ve her şey kıyamet gününde onu işittiğine şehadet edecektir. Şeytan da her şeye dahildir. Yahut cinlerden ma'duddur. Bazıları «Şeytânın kaçması ezanın azametindendir. Çünkü ezan dînin bütün kavâidine şâmil ve şeâir-i islâmiyyeyi ilândır. Bunlara hasm-ı cân olan şeytan onları işitmeye tahammül edemez; demişlerdir. Bir takımları şeytanın kaçmasını ye's ve ümitsizliğine hamlederler. Zira şeytan tevhid ilânını duyunca İnsana vesvese vereceğinden ümidini keser. Fakat namaz kılan ve Kur'an-ı Kerim okuyarak Allah'a münacâatta bulunan kimseden şeytân kaçmaz. Çünkü o hallerde kendisine vesvese kapıları açıktır. İstediği gibi kulun damarlarına kadar sokularak vesvesenin enva'ını hatırına getirebilir. O derecede ki, namaz kılan kimse kendinden geçerek kaç rekât kıldığını bile unutur. Rivayete nazaran Ebu Hanîfe hazretlerine bir adam gelerek bir yere define gizlediğini, fakat nerede olduğunu unuttuğunu söylemiş, onu bulmak için ne yapması lâzım geldiğini sormuş. Hz. İmâm iki rekât namaz kılmasını ve namaz esnasında gönlünden namazla alâkası olmayan hiçbir şey geçirmemesini tavsiye etmiş. Bunun üzerine adam abdest alarak Kemal-i Huşu ile namaza durmuş. Lâkin (şeytan-ı lâin) bunu fırsat bilerek derhal yetişmiş ve adamcağıza defineyi nereye gizlediğini namazda iken hatırlatmış.

 

Görülüyor ki namaz kılanlara şeytan musallattır. En olmayacak şeyler namazda hatırıma geliyor, diyenler bilmelidirler ki kendilerini şeytâ'nın tuzağına kaptırmışlardır. Bundan kurtulmanın çaresi evvelce de gördüğümüz gibi hatıra gelen şeyi derhal reddetmek onu düşünmemektir.